Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Oyunları'nın açılış törenine katılmak üzere gittiği Azerbaycan'ın başkenti Bakü'den dönerken gazetecilerin uçakta sorularını yanıtladı"
Her parti kendini seçimin galibi görüyor. Buna ne diyorsunuz?
Rakamlar ortada. Bu seçimin birincisi, ikincisi, üçüncüsü ve dördüncüsü bellidir. En küçüğü, en büyük gösterme gayreti siyasi acemiliktir. Ayrıca ülkenin geleceği açısından da müspet bir yaklaşım değildir. Ben öteden beri çoğunluğun azınlığa tahakkümünü doğru bulmadım. Hakeza azınlığın çoğunluğa tahakkümünü de... Seçimden sonra bazılarının azınlığın çoğunluğa tahakkümünü teşvik eder bir tutum sergilemesini yanlış buluyorum. Buna ulusal ve uluslararası düzeyde bazı medya kuruluşları da dahil. Bu, milli iradeye de ülkemize de saygısızlık olur. Bundan kaçınmak lazım.
Seçimin ardından baraj konusu yeniden tartışılmaya başladı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Başbakanlığım dönemimde, bu konudaki düşüncelerimi çok açık biçimde söyledim. Barajın yüzde 5'e düşürülüp daraltılmış bölge sistemine geçilebileğini ya da barajın tamamen kaldırılıp dar bölge sisteminin benimsenebileceğini belirttim. Mesela mevcut sistemde, Ankara'da 116 bin oyla 1 milletvekili seçilirken; Bayburt'ta 27 bin oyla, Tunceli'de 32 bin oyla 1 milletvekili seçiliyor. Manisa'da 112 bin oy, Kilis'te 39 bin oy yeterli olabiliyor. Mevcut sistemin de tümüyle adil olduğu söylenemez.
AÇIK KAPI BIRAKTI:Söyleyecek sözü olan herkesle görüşürüm
"Görevlendirmeyi yapmadan önce liderlerle görüşmek gibi bir planım var. Her birini ayrı ayrı davet edip sürece ilişkin görüşlerini almak istiyorum. Önümüzdeki hafta başlayabilir"
Deniz Baykal ile bir görüşmeniz oldu. Neler konuştunuz?
Görüşmenin içeriği genel hatlarıyla zaten basına yansıdı. Kendisini davet etmemin sebebi, en yaşlı üye sıfatıyla TBMM'nin açılışını yönetecek olması. Ayrıca gerek parlamento gerekse koalisyonlar konusunda kendisinin ciddi tecrübeleri... Konuştuk ve tüm bu hususlarda kanaatlerimizi paylaştık. Herkes sandıktan çıkan milli iradenin çizdiği istikamette adımlar atmalı. Kimse süreci farklı istikamette zorlamamalı. Temennim odur ki; aklı selim hakim olur, egolar bir tarafa bırakılır, ülkemiz için neler yapılabileceği en iyi şekilde karara bağlanır.
Abdullah Gül ile de bir telefon görüşmenizin olduğu basına yansıdı. Mahiyeti neydi bu görüşmenin?
Sayın Gül seçim günü aramıştı. Seçimden sonra tekrar aradı. Kısaca süreci konuştuk. Bir an önce hükümetin kurulmasının iyi olacağını ifade etti. Ben de aynı kanaatte olduğumu belirttim.
Bundan sonraki yol haritası ne olacak? Başka görüşmeler de olacak mı?
Bu hususta görüşmem gereken, söyleyecek sözü olan, istifade edilebilecek herkesle tabii ki görüşürüm. Yemin törenleri sanırım ayın 24'ü 25'i gibi biter. Meclis başkanlık divanının belirlenmesi akabinde görevlendirme yapılır. Net söyleyeyim. Siyasi ahlakım gereği, en fazla oyu olan siyasi partinin genel başkanını görevlendiririm. Gelişmeleri hep beraber göreceğiz. O kuramazsa yine siyasi ahlakım gereği, görevi bu defa da en fazla oy almış ikinci partinin genel başkanına veririm. Malum o noktada 45 günlük bir süreç var. İnşallah uzamaz. Sandık koalisyonu işaret etmiş; herhangi bir partinin tek başına iktidar olabilmesine izin vermemiştir.
Peki bahsettiğiniz süreç zarfında bir sürpriz olabilir mi?
Her şey tabii mecrasında cereyan ederse, koalisyon yapılırsa problem olmaz. Ama diyelim ki seçimlerden birinci çıkan parti bunu başaramadı, ikinci çıkan da hükümeti kuramadı... Böyle bir durumda, anayasa gereği tekrar sandığa gitmek kaçınılmaz olur. Ben buna 'erken seçim' değil 'tekrar seçim' diyorum. Zira ülkenin hükümetsiz kalması düşünülemez. Ülkemizin yatırımlarının, uluslararası ilişkilerimizin kesintiye uğramaması açısından da belirsizlik uzun sürmemeli; hükümet bir an önce kurulmalı.
Önümüzdeki süreçte parti liderleriyle görüşmeyi de düşünüyor musunuz?
Görevlendirmeyi yapmadan önce liderlerle görüşmek gibi bir planım var. Her birini ayrı ayrı davet edip sürece ilişkin görüşlerini almak istiyorum. Programıma bakacağım. Bu görüşmelere yemin töreninden önce de başlayabilirim. Dolayısıyla kendilerini önümüzdeki hafta davet edebilirim.
Adı Avrupa ama...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bakü'deki son gününde Rus lider Vladimir Putin ile bir araya geldi. Erdoğan, "Avrupa Oyunları"na hiçbir AB ülkesi liderinin katılmamasına dikkat çekti. Putin, "Siz buradasınız" karşılığını verdi. Cumhurbaşkanı ise, Türkiye'nin üye olmadığını, müzakerelerin sürdürüldüğünü hatırlattı.
SURİYE SINIRI YORUMU: Son gelişme pek hayra alamet değil
Suriye sınırındaki gerginlik hakkında ne düşünüyorsunuz?
Tel Abyad bölgesinde, Araplar ile Türkmenlerin hedef alındığı gibi bir hava var. O bölgeden yaklaşık 15 bin Arap ve Türkmen Türkiye tarafına geçti. Onların boşalttığı yerlere PYD ve PKK yerleştiriliyor. Bu pek hayra alamet değil. Zira bu, sınırımızı tehdit edebilecek bir yapı oluşmasına yol açılması demek. Bu konudaki hassasiyetlerimizi herkesin göz önünde bulundurması lazım.
Putin'le yaptığınız görüşmeye dair biraz daha ayrıntı alabilir miyiz?
Ağırlıklı olarak Türkiye-Rusya arasındaki ilişkileri ele aldık. Bunların başında da nükleer santral ve Türk Akımı konuları geliyor. Türk Akım'da Türkiye'nin ihtiyacı olan bir hat söz konusu ama bunun hedefi 4 hat olacak. Diğer hatlar Avrupa ülkeleri için gerekli. Bu hükümetler arası bir anlaşma olarak yürütüleceği için belirsizlik dönemi hızla geride bırakılıp gerekli adımların tamamlanası gerekiyor. Devlette devamlılık esastır. Aynı şey nükleer enerji konusunda da geçerli. Rusya'nın nükleer enerji için yapacağı yatırım 22 milyar dolar. Yaklaşık 450 megavatlık yatırım yapılması ve Türkiye'nin bu imkana kavuşmasıyla daha ucuz enerjiye kavuşacağız. Hele Sinop'taki de tamamlandığında Türkiye sıkıntılarını aşmış konuma gelecektir. Sayın Putin'le ulaşımda kotalar ve serbest ticaret konularını da ele aldık. Bir diğer konu özellikle Kırım Tatarlarıydı. Kırım'a gönderdiğimiz bir heyet vardı. Bu heyetin raporunu Rusça olarak teslim ettik. Tatar Türklerinin endişelerinin olduğunu, akıbetleri noktasındaki sıkıntıları dile getirdik. O da 'Bundan sonraki süreç, Kırım Tatarları açsından çok daha güven ve tenminat altında olacaktır. Dillerini resmen tanıdık. Ayrıca medya kuruluşlarına ilişkin herhangi bir sıkıntı olmayacak. Prosedürler bir an önce halledilecek' dedi. 1915 olaylarını da konuştuk. Yukarı Karabağ konusunda 'elimden gelen her şeyi yapacağım' dedi. Ayrıca Suriye ile ilgili takvim belirledik ve gerekli talimatları verdik. Dışişleri bakanlarımız sürecin takipçisi olacak.