Cizre'de Sur'da mahalleleri işgal eden teröristlerin neler yaptıklarını sizler de takip ediyorsunuz. Karşımızda hiçbir kutsalı olmayan bir örgüt var. PKK da PYD de YPG de DAİŞ de öyle.
Çocukları kadınları kullanmaktan çekinmeyen bu örgüte insan hakları savunucularının bir şey söylediklerini görmedik. Tam tersi PYD'ye müttefik dediğimiz ülkelerin sahip çıktığını görmekten üzülüyoruz."
Bu iş, 'akreple kurbağanın hikayesi' gibidir. O akrep mutlaka bir gün onları da sokacaktır çünkü onun karakteri böyledir. 'Düşmanımın düşmanı dostumdur' basitliği müttefikliğe yakışmaz. Suriye'de yapılan işin adı, işte budur.
Bir terör örgütünü diğer terör örgütüyle çatıştığı için desteklemek caizse diğer örgütler neden desteklenmiyor? Onlar da DAİŞ'la çatışma halinde, neden onları dışlıyorsunuz?
Artık kendi iç güvenliğimizin de bir parçası haline dönüşen Suriye meselesinde bizim, herkesin gayet haklı ve rasyonel bulduğu çözüm tekliflerimizin hayata geçirilme zamanı gelmiştir. Terörün artık mesafesi, sınırı ve sınırları aşan gücünü görmezden gelerek kendi evinde, huzur içinde yaşayabileceğini sananlar, asla temenni etmiyoruz ama, yanıldıklarını göreceklerdir. Türkiye'yi terörle, terör örgütleriyle özellikle bu mücadelede yalnız bırakanlar işte o zaman bizi daha iyi anlayacaklardır ama iş işten geçmiş olacaktır.
BM'YE MÜLTECİ TEPKİSİ: SEN NE İŞE YARIYORSUN?
Suriye'de yaşanan hadise artık bir tehcir, bir soykırım halini almıştır. Mültecileri öcü gibi görenlerin, bu sorunun sebebi olan Esed rejimine kör ve sağır kalmaları ibret vericidir. Ne diyor Birleşmiş Milletler, 'Kapınıza dayananları içeri alın.' Sen ne işe yarıyorsun? Bu kadar rahat bir şeyse, kolay bir şeyse, şu ana kadar Irak ve Suriye olmak üzere 3 milyon insanı evimize biz aldık, siz ne aldınız, hangi ülke ne aldı? 300 kişinin, 500 kişinin, bin kişinin hesabını yapıyorsunuz. Biz 3 milyon kişi aldık. 300-500 kişinin hesabını yapıyorsunuz. Kendileri geliyorlar, görüyorlar hala plan, proje getir. Bırakın bu işleri, siz bizimle dalga mı geçiyorsunuz?
Terör için İstanbul ve Ankara'nın Moskova'dan Berlin'den Roma'dan Paris'ten farklı olmadığını biz acı tecrübelerimizle biliyoruz. Kimsenin canı diğerinden daha az kıymetli değildir. Ankara'da İstanbul'da patlayan bombayı Paris'te patlayan bombadan önemsiz görmek ikiyüzlülüktür.
"DÜNYA YANIYOR, SORUNLARI FOTOĞRAFI KİMİN İNDİRDİĞİ"
Türkiye terör örgütüyle ciddi bir mücadele içinde. Bir gün bakıyoruz kendilerine akademisyen diyenler terör örgütü ağzıyla bir bildiri yayınlıyor. Daha sonra filanca yazar örgütün kavramlarıyla şahsıma saldırıyor.
Ana muhalefet partisinin milletvekilleri terörle mücadeleyi toplu infaz olarak sunma çabası içindeler. Ana muhalefet partisinin milletvekilleri, terör örgütünün en büyük hayali olan bölgeyi uluslararası müdahaleye açma projesine de destek vererek, daha büyük bir ihanete ortak oluyorlar. Kendi devletinin karşısında terör örgütünün yanında yer alarak siyaset yapılmaz, siyasetçi olunmaz. Dünyanın hiçbir yerinde bunun örneğini görmezsiniz. Kongre kazanabilirsin, delegeleri kazanabilirsin ama milleti kazanamazsın.
Terör örgütünün güdümündeki parti bizler için zaten yok hükmünde. Ama anamuhalefet partisi liderlerini aynı yanlışın içinde görmek bizi üzüyor. Anamuhalefet partisi iktidarın alternatifidir. Bu anlayışla iktidara gelecek bir partinin terörle mücadelede nasıl davranacağını merak ediyorum.
Dünya yanıyor, Türkiye kavruluyor anamuhalefetin en büyük sorunu fotoğrafı kimin indirdiği... O fotoğrafın sahibi sizin bu durumunuzu görse sizi bir saniye orada tutmaz. 50 günde fotoğrafı kimin indirdiğini bulamanlardan ülke sorunlarına katkı sunmalarını beklemek imkansız olur."