Atatürk Üniversitesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Savaş Eğilmez, Musul ve Tel Afer'in kurtuluşunun önündeki en büyük engelin Şii militanlar olduğunu belirtti.
EKSİ25HABER / ERZURUM - Atatürk Üniversitesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Savaş Eğilmez, Musul ve Tel Afer'in kurtuluşunun önündeki en büyük engelin Şii militanlar olduğunu belirtti.
Tel Afer'in bin yıllık Türk yurdu olduğunu kaydeden Savaş Eğilmez, "Tel Afer Türkiye sınırına yaklaşık 85 km uzaklıkta, Musul'un 60 km kadar batısında yer alan Türkmen kentidir. 220.000 civarındaki nüfusun 4 te 3 ü Sünni ve geri kalanı ise Şii Türkmenlerden oluşuyor. Tarihi belgelerde, XI.yy dan itibaren Türk bölgesi olarak kayıtlara alınmıştır. Tel Afer ilk olarak Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey zamanında 1055 yılında Türk hakimiyeti altına girmiştir. 1534 yılından itibaren de Osmanlı egemenliği başlamıştır. Osmanlı Salnamelerinde de şehrin tamamen Türklerden oluştuğu kaydedilmiştir. Bölgede bugün Türkiye Türkçesine çok yakın bir lehçe konuşulmaktadır."dDiye konuştu.
Tel Aferlilerin onlarca yıldır baskı ve zulüm gördüklerini kaydeden Eğilmez, "Baas Partisi zamanında bölgeyi Araplaştırma çabaları doğrultusunda, her bir aşirete önemli Arap şahsiyetlerinin soyundan geldiklerine inandırılmaya çalışılsa da bu politika başarılı olmamıştır. Ayrıca Tel Afer'in çevresinde, sakinlerinin tamamı Türklerden oluşan 100 kadar köy bulunmaktadır. Saddam yönetimi devrildikten sonra Amerika, El-Kaide örgütünün burada bulunduğunu öne sürerek şehire en 8 büyük saldırı düzenlemiştir. 7 binden fazla Tel Aferli Irak hapisanelerinde çürümeye terkedilmiştir. Önceden 450 bin olan şehir nüfusu, peşmerge baskısı ve Amerikan askerlerinin ortak saldırıları sonucu 200 bin dolayına inmiştir." şeklinde konuştu.
Deaş ve Haşdi Şabin aynı yöntemleri kullandıklarını ifade eden Savaş eğilmez, şöyle konuştu:
"Musul'da aynı Tel Afer gibi çoğunluğu Sunni Türk ve Araplardan oluşan Irak'ın en büyük şehirlerinden birisidir. Terör örgütü Deaş kadar tehlikeli olan Şii çete Haşdi Şabi'nin Musul ve Tel Afer operasyonlarına katılma noktasında ne kadar hevesli olduğu bütün kamuoyu tarafından yakından biliniyor. Nitekim ABD, İran ve Şii yanlısı Irak merkezi hükümetinin de isteği ile bu çete hem Musul operasyonuna katılıyor hem de Tel Afer'in dibine kadar gelmiş durumda. 2003 den sonra Tel Afer de polis gücü ve yerel yönetim Bedir Tugayları gibi Şii militanların eline geçince, şehirdeki Türkmenlerin üzerinde büyük bir baskı oluşmaya başladı. Gün geçtikçe bu bölge Türkmenler için insanlık dışı bir yaşamın merkezi haline geldi. Haziran 2014 tarihinde Musul, Deaş terör örgütünün eline geçince Tel Afer içinde yeni bir dönem başlamış oldu. Deaş öncelikle köylerindeki Türkmenlerden 950 aileyi bölgeden kovarak mallarını yağmaladı, tarım alanlarını yaktı ve ibadethanelerini dinamitledi. Bütün bu kaostan Tel Afer deki Sunni nüfusla birlikte Şiilerde olumsuz olarak etkilendiler. Şimdi şii Haşdi Şabi çetesi, Deaş'ı şehirden temizlemek bahanesiyle bölgede operasyon yapıp şehri ele geçirmeye çalışıyor ve her söylemlerinde işit ile birlikte şehirdeki Sunni Türklerden de intikam alacaklarını ilan ediyorlar."
Atatürk Üniversitesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Savaş Eğilmez, Haşdi Şabi, Deaş karşıtı koalisyonu zayıflattığını kaydederek, "Bu durum hem Musul hem de Tel Afer halkını büyük bir endişeye sokuyor. Irak'ta Şii bir koridor oluşturmak isteyen Haşdi Şabi'nin her fırsatta katliam yapacağını ve intikam alacağını ifade etmesi, bölgedeki Sunni Türkmen ve Arapları, Musul ve Tel Afer'i kurtarma harekâtının sonucunda, kendilerini daha kötü günlerin beklediği inancına sokmuş durumda. Dolayısıyla bölge halkı Deaş mı? Haşdi Şabi mi? ikileminde bırakılıyor. Sonuçta bölge halkı için iki örgütte terör, göz yaşı ve kan anlamına geliyor. Başka bir değişle, Haşdi Şabi örgütünün varlığı bölgede Deaş karşıtı koalisyonu zayıflatıyor."
Terör örgütleriyle gerçekten mücadele eden tek devletin Türkiye olduğunu belirten Atatürk Üniversitesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Savaş Eğilmez, şunları söyledi:
"Koalisyon güçlerinin de desteğini almış olan Şii militanlarının karşısındaki tek engel Ankara olarak görülüyor. Son dönemde Suriye ve Irak'ta sahada olmak kaydıyla, etkin bir politika uygulayan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Tel Afer da bir oldubittiye kesinlikle izin vermeyeceğini, bölgedeki Türkmenlere herhangi bir zarar gelmesine seyirci kalmayacağını çok ciddi ve kararlı bir şekilde defalarca ilan etmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da son olarak yaptığı açıklamada; "Haşdi Şabi'nin Telafer'i ele geçirmeye kalkması durumuna seyirci kalmayacağız ve gerektiği şekilde karşılık vereceğiz" sözüyle, Türk Devletinin bu konudaki kararlılığını bir kez daha dile getirmiştir. Şiilerin aynı pkk/pyd terör örgütü gibi bir koridor açma sevdası ve Tel Afer takıntısını Musul'u kurtarma operasyonuna büyük bir darbe vurarak, Daeş'in elini güçlendirmektedir. Şiilerin derin planı, Musul'u kurtarmak isteyen güçlerin kararlılığını zedelemektedir. Sunni nüfusun çoğunlukta olduğu Musul'u kurtaracak güçlerin arasında Şii militanların kesinlikle olmaması gerekirken, Musul'un hemen dibinde olan Tel Afer üzerinde hak iddia etmeleri, bölgede daha büyük bir kaosa sebep olmaktadır. Bölgedeki son gelişmeler bir kez daha gösterdi ki Deaş terör örgütü ile gerçek anlamda tek mücadele eden ve masum sivil halkın güvenliğini sağlamak için her türlü fedakârlığı yapan ülke Türkiye'dir. Ve Türkiye durmayacaktır. El Bab'dan sonra sırasıyla Rakka, Münbiç ve Pkk/Pyd terör örgütünün şimdilik kanton olarak ilan ettiği Afrin gelecektir. Türk devleti bu saatten sonra sınırlarına yakın ve tarihi mirası olan bölgelerde güvenliğini tehdit edecek herhangi bir yapıya, ittifaka ve eyleme müsaade etmeyecektir."