İşte Güzel'in o açıklamaları;
Son, otuz yıldır ülkeyi cehennem
yerine çeviren ve amacı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bölmek ve parçalamak
olan azılı terör örgütünün son birkaç
aydır, Şırnak, Silopi, Cizre, Van ve Diyarbakır'da ki devlete isyanı ve ihaneti
tüm çıplaklığı ile ortadadır.
Terör
örgütünün döşemiş olduğu tuzaklar, yığdığı silah ve mühimmatlar, kazdığı hendekler, hain düşüncenin en bariz örneği olarak dünyanın gözü önünde cereyan
etmektedir.
Her devlet, kendisine tehdit oluşturan, vatandaşın malına ve canına kast
eden tehlikelere karşı tedbir almak ve gereğini yapmak zorundadır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti de kendisine karşı girişilen bu savaşta yöre
halkını kalkan yapan, pusu kuran, asker ve polise kurşun yağdıran hainlere
karşı meşru hakkını kullanmaktadır.
Kazılan hendekler, döşenen hain pusular,cephanelik haline getirilen örgüt evleri hiçbir mazerete mahal bırakmamaktadır.
Emperyalist güçlerin hayat verdiği bu kanlı örgüt maalesef kendisine yerli
işbirlikçilerde bulmakta zorlanmamaktadır.
Devletin güneydoğuda katliam yaptığını söyleyecek kadar ihanetlerinin
dozunu artıran ve bunu attıkları imzalarla teyit eden 1100 çukur adam bunun en
son örneğidir.
Ülkenin, ekmeğini yiyip, suyunu içip ,havasını teneffüs eden,okullarında okuyup, belli bir statü kazanan, devletin bütün imkanlarından
faydalanan bu zevatın akademisyenlerden
olması alçaklığın boyutunu göstermesi açısından oldukça manidardır.
Atılan imzalar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün gençliğe
hitabesindeki "dahili
ve harici bedhahların olacaktır" ifadesini hatırlatmaktadır.
Kazdıkları hendeklerin içinde kaybolan
teröristler gibi, onlara imzaları ile destek vermeye çalışan 1100 kalemli terörist de yaftalarıyla birlikte
emellerine ulaşamayacak, Türkiye Cumhuriyeti her türlü ihanete ve alçaklığa rağmen,ay yıldızlı bayrağın gölgesi altında ebediyen var olacaktır.
14.01.2016 00:54:33