Erdoğan'dan CHP bildirisine sert yanıt

Ankara Büyükşehir Belediyesinin Keçiören'de düzenlediği toplu açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

Ankara Büyükşehir Belediyesinin Keçiören'de düzenlediği toplu açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Büyükşehir Belediyesinin tamamladığı Yavuz Sultam Selim Bulvarı ve 88 farklı hizmetin resmi açılışlarının gerçekleştirildiğini ve toplam yatırım bedelinin 1 milyar 955 milyon lirayı bulan hizmet ve eserlerin Başkente hayırlı olmasını diledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "88 hizmet arasında köprüler, bin 100 kilometre cadde ve bulvar ile yaklaşık 4,5 milyon ton asfalt serimi de yer alıyor. İlçelerimizde ve mahallelerimizde çok sayıda çevre düzenlemesi, kültürel hizmet binası gibi çalışmalarla bugünkü açılış programımızda bulunuyor. En önemlisi Yavuz Sultan Selim Bulvarı'dır. Yıllarca ikamet ettiğim Keçiören Ankara'mızın ikinci büyük ilçesi. 900 bini geçen nüfusu ile Keçiören pek çok ili geride bırakarak Türkiye genelinde ön sıralarında yer alıyor. Fatih Köprüsü üzerinde yaşanan trafik çilesini yakından biliyorum. Yavuz Sultan Selim Bulvarı bu sıkıntıyı büyük oranda çözecek. Keçiörenlilerin hasretle beklediği metro inşallah yakın bir zamanda hizmetinize açılacak. Şuan test sürüşleri devam ediyor. Keçiören Metrosu buraya farklı bir model niteliği de getirecek. Şuanda Keçiören'de yaşayanların oturdukları yerlerin fiyatları uçacak. Hurdacılar Kavşağı'na yapılan U dönüşü de Keçiören'den akan trafiği rahatlatacak. Turan Güneş Bulvarı bir diğer önemli yol çalışması. 4 şeritten 8 şerite çıkartılan 7 kilometrelik Turan Güneş Bulvarı ile bu yolda yaşanan tıkanıklık büyük oranda giderilmiştir. Sayın Belediye Başkanımıza, meclis üyelerine çalışanlara teşekkür ediyorum" dedi.

"Bir şehre hizmet etmek sadece imkan değil, gönül işidir, vizyon işidir"
"Bir şehre hizmet etmek sadece imkan değil, gönül işidir, vizyon işidir. Millete hizmet etmek aşk ile olur" ifadelerini kullanan Erdoğan, vizyonu olmayanın bulunduğu şehre hizmet edemeyeceğini söyledi. Erdoğan, "Eğer siyasetçi oturduğu koltuğa güç katmıyorsa, koltuktan güç bekliyorsa ondan bir şey olmaz. Bizler her gece yatağa başımızı koymadan önce nefis muhasebesi yapmanın mecburiyetindeyiz. Bugün hak için, halk için ne yaptım? Bu soruyu kendimize sormakla mükellefiz. 1994 yılından beri sorumluluk üstlendiğimiz her alanda elde ettiğimiz başarıların sırrı da budur" diye konuştu.

"Böyle bildiriler yayınlamak suretiyle bu ülkenin Cumhurbaşkanına, hükümetine saldırmak hiçbir siyasetçiye yakışmaz"
Ülkede terör estirenlerin avukatlığına soyunanların bunun hesabını vermek zorunda olduklarının altını çizen Erdoğan, "Böyle bildiriler yayınlamak suretiyle bu ülkenin Cumhurbaşkanına, hükümetine saldırmak hiçbir siyasetçiye yakışmaz. Ondan sonra da 'niye yargıya gidiliyor.' Nereye gidilecek? Herkes haddini bilecek. Bu ülkede vatana ihanet edenlerin, bu ülkede terör estirenlerin avukatlığına soyunanlar bunun hesabını vermek durumundadır. Bizim anlayışımızda millete ve ülkeye hizmet eden abad olur, milleti karşısına alan da bedbaht olur. Biz milletimize güvendik, inandık, sırtımızı şu veya bu örgüte değil sadece hakka ve halka dayadık, farkımız bu. Hamdolsun necip milletimiz bizi yalnız bırakmadı, mahcup etmedi. Millet arkamızdan yürüdü, bizi yalnız koymadılar. 15 Temmuz gecesi olduğu gibi canını ortaya koyarak tanklara, helikopterlere meydan okuyarak, iradesine ve kendisi için çalışanlara sahip çıktı bu millet. Bu millet farklı. Bu millet aziz, bu millet yüce ve bu millet gücünü haktan alan ve sevdiğini de Allah için seven bir millet. Keçiören başta olmak üzere tüm Ankara 15 Temmuz'da tarihe geçecek bir destan yazdı. Genelkurmay Kavşağı, Ankara Emniyet Müdürlüğü Beştepe Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde şehit olan kardeşlerimiz arasında çok sayıda Keçiörenli var. Yayla'daki, Etlik'teki rahat evlerinden çıkıp kendilerinin ve evlatlarının geleceğini korumak için şehadete koşan bu kardeşlerimizi minnetle yad ediyorum. 'Bir hilal uğruna ya rab ne güneşler batıyor' ifadesinin son neferleri olan 15 Temmuz ve terörle mücadele şehitlerimize, bu toprakları bize vatan kılmak için canlarını veren tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Ankara Anadolu'nun ortasında yer aldığı için çok uzun süredir düşman işgaline uğramamış bir şehrimizdi. 15 Temmuz'da Ankara'ya düşman ayağı basmamasının sebebi coğrafi konumu değil, halkının yüreği, cesareti, dirayeti olduğu ortaya çıkmıştır. Darbeciler tanklarla sokaklara çıktığında onların önünden kaçmak şöyle dursun, tankları önüne katıp kovalayan şehre hangi düşman ayak basabilirdi. Helikopterler gökten ölüm kusarken, yerden onlara meydan okuyan, yetişebilse kuyruğundan tutup yere çakacak olan bir başkentin evlatlarının önünde hangi düşman durabilirdi ki. Savaş uçakları tepelerinden geçerken, hatta bomba yağdırırken binaların çatısından onların üzerine eline ne geçtiyse fırlatan bir şehrin evlatları vatanlarının işgaline izin verir mi? Vermedi ve Allah'ın izni ile bundan sonra vermeyecek. Ben milletimi Allah için seviyorum. Milletimiz de bu yolda dimdik duracağı ve muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkacağız. 15 Temmuz gecesi gösterdiği sağlam duruş nedeniyle Ankara her türlü taktiri hak ediyor. Keçiören'den Mamak'ına, Etimesgut'undan Kazan'ına, Altındağ'ından Kızılcahamam'ına, Yenimahallesi'nden Sincan'ına kadar tüm Ankara gazilik unvanını da, kahramanlık unvanını da, her türlü taktiri de ziyadesi ile hak ediyor. Şehitlerimizin ve gazilerimizin fedakarlıkları ile aydınlattıkları bu yolda hedeflerimiz doğrultusunda kararlılıkla ilerlemeye devam edeceğiz. 2023 Türkiye'sini inşa etmek için girdiğimiz bu mücadeleden başarı ile çıkmak boynumuzun borcu haline gelmiştir" şeklinde konuştu.

"Bunlar ne menem bir ana muhalefet"
Ana muhalefet partisinin yayınladığı bildiriye ilişkin sert açıklamalarda bulunan Erdoğan, "Türkiye'nin önüne sıra sıra dizilen terör örgütleri, kimi zaman nöbetleşe, kimi zaman hep birlikte kendilerine verilen görevi yerine getiriyorlar. Nedir bu grev? Terör örgütlerine verilen vazife Türkiye'nin ününü kesmek, moralini bozmaktır. Türkiye ne zaman kendisi ve bölgesindeki kardeşleri için hayırlı bir adım atmaya kalksa ortalık toz dumana boğuluyor. DEAŞ denilen örgüt farklı isimlerle 11-12 yıldır Irakta, 4,5 yıldır Suriye'de faaliyet gösteriyor. PKK 1984 yılından beri kanlı eylemlerini yürütüyor. FETÖ ise yaklaşık yarım asrı bulan bir hazırlığın ardından 3 yıldır tüm gücü ile ülkemize ve milletimize karşı savaş ilan etmiş durumda. Tüm bu örgütlerin bölgenin yeniden yapılandığı dönemde Türkiye'ye saldırmaları bir tesadüf değil. Bu örgütler iddiaları ve örgütleri normal şartlarda asla bir araya gelmez. Bugün hiçbiri de alnı senaryoda yer almaktan rahatsızlık duymuyor. Bunların iddiaları da ideolojileri de yalan yıllarca 'eğitim, ibadet' diyerek milleti kandıran FETÖ'nün gözünü kan bürümüş bir katil sürüsü beslediğini 15 Temmuz'da gördük. Bizim verdiğimiz vergilerle ordumuza aldığımız uçaklar, helikopter, tanklarla, silahlarla bu milletin evladına ölüm yağdırdılar. Şairin 'maske yırtılmasa hala bize afetti o yüz' dediği hadiseyi yaşamasak bu kadarını asla tahmin edemezdik. Maske yırtıldı her şey meydana çıktı. Bölücü örgüt de lafa gelince demokrasi, hakkı, hukuku hiç ağzından eksik etmez, döktüğü kanın hesabı yoktur. DEAŞ ise İslam'ı istismar eden örgütlerin en alçaklarından birisi. Müslümanlara DEAŞ'ın verdiği zararı ancak Haçlı seferlerindeki katliamlarla mukayese edebiliriz. Bu örgütte yolu kesişmemesi gereken Türkiye'yi en önemli hedefi haline getirmiştir. Ana muhalefet partisi bildirisinde kalkıyor sarayı ve iktidar partisini ne yazık ki 'DEAŞ ve diğer terör örgütleri ile yardım yataklık yapıyor' diye suçlama yoluna gidiyor. Bunlar ne menem bir ana muhalefet. Böyle bir anlayış olabilir mi? Yani DEAŞ'a karşı bu mücadeleyi en kararlı şekilde vereceksin ve üstelik sende bir bildiri yayınlayıp 'yavuz hırsız ev sahibini bastırır' kabilinden bizi bastırmaya kalkacaksın" dedi.

"Hani derler ya 'devede deseniz deve değil, kuş deseniz kuş değil' bunlar tam da böyle"
Ezan okunduğu anda konuşmasına ara veren Erdoğan, ezanın tamamlanmasından sonra konuşmasına devam ederek, "PKK derseniz bir tarafı ile etnik hassasiyetleri kaşıyıp ırkçılık yapar, diğer tarafı ile dünyada hiçbir karşılığı kalmamış bir ideolojiye tapar. Aynı zamanda bu ideolojinin hedefi olan ülkelerle karışık ilişkiler geliştirir. Hani derler ya 'devede deseniz deve değil, kuş deseniz kuş değil' bunlar tam da böyle. İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un bahsettiği gibi 'Çehreler başka, insanlar, deriler rengarenk, sade bir hadise var ortada, vahşetler denk' her şey farklı vahşetler denk, amaçlar denk. Tek başına bu tuhaf manzara dahi Türkiye olarak içinden geçtiğimiz sürecin önemini göstermeye yetiyor. Bazıları hala kendi kısır hesaplarının peşinde koşuyor olsa da milletimiz oynanan oyunu görüyor. Sadece bu tespit ile kalmadı milletimiz, aynı zamanda kararını da verdi. Nedir bu karar? Yine bir şairimizin mısraları ile 'sakın kader deme, kaderin üstünde kadar vardır, ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır, gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır, yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır, yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır' milletimiz kaderin üzerindeki o kadere teslim olacağını ve sonunda zafere ulaşacağını en son 15 Temmuz destanı ile tüm dünyaya ilan etmiştir. Batı ne der, şurası burası ne der hiç aldırış etmeyin, Allah ne der ona bakın. Türkiye'yi Türk milletini anlamak istemeyenler için tekrar ediyorum, bu milleti bölemeyeceksiniz, bu bayrağı indiremeyeceksiniz, bu ezanları susturamayacaksınız, bu vatanı parçalayamayacaksınız, bu devleti yıkamayacaksınız, yurdumun üstünde tutan en son ocak sönünceye kadar bu yoldan dönmeyeceğiz. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Biz Suriye'de, Irak'ta bunun için varız. Biz dünyanın neresinde olursa olsun tüm mazlumların ve mağdurların yanında bunun için varız. Pir Sultan Abdal gibi 'koyun beni hak aşkına yanayım, dönen dönsün ben dönmezem yolumdan. Yolumdan dönüp mahrum mu kalayım, dönen dönsün ben dönmezem yolundan" ifadelerini kullandı.


08.11.2016 17:10:19