2017 yılında 49 kişi boğularak hayatını kaybetti
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) istatistiklerine göre, sadece bu yıl içerisinde 54 boğulma olayı gerçekleşirken bu vaka sonucu 49 kişi hayatını kaybetti, 12 kişi sağ kurtarıldı. AFAD'ın son yıllardaki istatistiklerine bakıldığında 2014 yılında meydana gelen 87 boğulma vakasında ise 109 kişi yaşamını yitirirken 10 kişi sağ olarak kurtarıldı. 8 boğulma olayının yaşandığı 2015 yılında 8 kişi, 82 boğulma vakasının yaşandığı 2016 yılında ise 68 kişi hayatını kaybetti.
En çok boğulma vakası iç bölgelerde
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığına (AFAD) göre, dikkat çeken başka bir detay ise boğulma vakaları sahil kentlerinden öte en çok iç bölgelerde görülüyor. En çok boğulma vakalarının göze çarptığı bölgelerin başında İç Anadolu, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgeleri geliyor. 2014 yılından bugüne kadar İç Anadolu Bölgesi'nde 40, Doğu Anadolu Bölgesi'nde 28, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde 30 boğulma vakası görüldü. Karadeniz Bölgesi'nde ise bugüne kadar 50 boğulma vakası yaşandı.
"İç bölgelerde yaşayan insanlar suya hasret oldukları için buldukları her suya girmeye çalışıyor"
Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu (TSSF) İl Temsilcisi Sedat Mesci, sahil kentlerinden çok İç Anadolu Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşayan insanlarda boğulma vakalarının daha fazla olabildiğine dikkat çekerek, iç bölgelerde yaşayan insanların suya hasret oldukları için buldukları her suya girmeye çalıştığını söyledi. Bunun da bilinçsizce yapıldığına dikkat çeken Mesci, boğulma vakalarının cehaletten kaynaklandığını belirtti.
İnsanları bilmedikleri sulara girmemeleri konusunda uyaran Mesci, "Su çekiyor veya dip çekiyor deniyor. İnsanlar akarsulara, baraja veya gölete giriyor. Ayağının altında çökme oluyor. Sonra tek ayağını kaldırıyor. Ağırlık bu kez tek ayağa biniyor. Orada kendini kurtaramıyor boğulma gerçekleştiriyor. İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'da yaşayan insanlar bilmedikleri sulara girmesinler muhakkak yüzmeyi öğrensinler ve suyun tadını çıkarsınlar" dedi.
Boğulan insanların çoğunluğunun yüzmeyi iyi bildiğini zanneden insanlar olduğunu dile getiren Mesci, yüzmeyi iyi bilmeyen insanların suya girmemeleri konusunda uyardı.
İnsanların genelde denize girerek oyun oynadığını ve farkında olmadan açılmaya başladığını anlatan Mesci,
"Eğer dip akıntısı varsa ayaklarının altındaki kum çekilmeye başlar. Ayaklar boşa gelince boğulma tehlikesi yaşayabilirler. Bunu önlemenin yolu iyi antrenörler nezaretinde yürümeyi öğrenmektir. Bu birkaç ayda öğrenilecek bir durum değil. Yüzmek için en az 6 ay, 8 ay zaman ayırmak gerekir. Ülkemizin üç tarafı denizlerle kaplı. Her yıl insanlar tatile gidiyor. Kış aylarında yüzmeyi öğrenerek yaz mevsiminde denize girilmeli. Ayrıca insanlar ben suya girmem yaklaşmam diyorlar ama seyahat ederken bir anlık dikkatsizlik sonucu araçlarıyla nehire veya denize uçabiliyorlar. Burada insanlar bir karış suda boğulabiliyor. Su kenarlarında seyahat ederken kesinlikle dikkatli olmamız gerekiyor. Hem kendi canımızdan hem otomobildeki diğer kişilerin canından sorumluyuz. Bir olumsuzluk oldu araçla birlikte suya düştüğünüzde dikkat edilmeyen nokta şu, araba dereye uçunca derin olmayan bir yerde insanlar çıkamıyor. Araç suya düşerse aracın camlarını açıp su dolmasını sağlayıp ondan sonra dışarı çıkmaya çalışılmalı" diye konuştu.
Boğulma vakalarındaki en büyük tehlikelerden birisinin de boğulan bir kişiyi yüzme bilmeyen başka birisinin kurtarmaya çalışması olduğunu anlatan Mesci, "Boğulmakta olan birisi en güçlü insan haline geliyor. Ve kendisine yaklaşan kişiye sarılıyor. Kurtarmaya giren kişi de boğuluyor. Yüzmeyi tam bilmiyorsak onu kurtarmaya çalışmayacağız. Kişiler önce bayılırlar sonra boğulurlar. Dolaysıyla bayılmış birisini çekmek daha emniyetlidir. Çırpınan birisini yüzmemiz yeterli değilse kurtarmaya çalışmayacağız" ifadelerini kullandı.
"Denize alkollü girilmemeli"
Denizlerde belediyelerin, özel işletmelerin belirlediği alanların dışında denize girilmemesi için uyarılarda bulunan Özkader, ancak genelde insanların belirlenen alanların dışında denize girdiğini ve bunun sonucunda da boğulma olaylarının çok fazla karşılarına çıktığını belirtti. Denizin olmadığı yerlerde insanların göletlere ve barajlara girmeye çalıştığını kaydeden Özkader, barajların dibi ve akım alanlarını bilinmediği için boğulma olaylarının yaşandığını dile getirdi. Gölet veya baraj bulunan mesire alanlarına pikniğe gidildiğinde ailelerin çocuklarını takip etmediklerinin anlatan Özkader, aile kontrolü olmayınca çocukların bu bölgelerde bulunan göletlere girebildiğinin altını çizdi. Her çocuğa yüzme eğitimi verilmesini sağlamaya çalıştıklarını söyleyen Özkader, boğulma vakalarını ve bu vakalardaki ölüm oranını en aza indirmeye çalıştıklarını vurguladı. Boğulma olaylarına karşı insanların alınan tedbirleri hiçe saydığını belirten Özkader, bazı insanların her şeyi kendi biliyormuş gibi hareket ettiğini kaydetti.
Alkollü iken suya girilmemesi gerektiğini anlatan Özkader, "Çünkü bilinç kaybına neden oluyor. Boğulma vakasıyla karşılaşmamaları için suya alkollü girmemeli. Özel teknelerle tekne turlarına çıkarken teknelerde can yeleği bulunmalı. Teknelerden atlarken deniz sığ mı derin mi dibini görmeden girilmemeli ve suda şaka yapılmaması gerekiyor. Çok fazla yemek yiyen insanlarda suya girmemeli. Yedikleri yemeğin verdiği şişkinlikle insanların boğulma riski ortaya çıkabilir. Sara hastası olan kişilerin özel önlem alınmadığı sürece havuza, denize girmemeli. Çünkü suyun içerisinde başka bir rahatsızlık tetiklenerek boğulabilir" şeklinde konuştu.
Ailelerin boğulma olaylarına karşı çocuklarını bilinçlendirmesini isteyen Özkader, çocuklar başlarına bu tür durumlarda ne geleceğini bilirse ona göre tavrını geliştireceğini vurguladı.
Cankurtaranlarla ilgili de açıklamada bulanan Özkader, şunları kaydetti: "Eğitimsiz kişiler denizlerde havuzlarda olmamalı. Eğitim almayan, cankurtaran bilincinde olmayan kişilerin cankurtaran olarak çalıştırılmaması gerekiyor. Vakalarda ilk müdahale edecek kişi cankurtaranlar olduğu için eğitimini iyi alması gerekir. Çünkü boğulan kişiye ilk müdahaleyi bu kişiler yapacak. Havuzlarda özel cankurtaranların tüm ekipmanları olması lazım. Her yıl periyodik olarak bu kişilerin bilgi düzeyleri kontrol edilmeli, sertifikaları yenilenmeli. Havuzlarda aynı küçük bir krampın boğulmalara neden olacağını biliyoruz. Her şeyi sistemli şekilde bilinçli şekilde götürmemiz lazım. Boğulan kişiye müdahale, kimin müdahale ettiği önemli. Dikkat edilmesi gereken kurallar var. Kişinin bilincinin açık olup olmadığının kontrol edilmesi gerekiyor. Birisi bir kişiyi kurtarmaya giderken ne yapması gerektiğini bilmesi gerekiyor. Boğulan bir kişiye yüzme biliyorum diye müdahale eden bir kişi müdahale ederse o kişi can korkusuyla kurtarmaya giden kişinin de boğulma riski var. Türk halkının yaptığı en büyük yanlış bu. Bilinçsiz bir şekilde boğulan kişiyi kurtarmak adına hiçbir bilgisi olmadan boğulan kişiye müdahale ederse ölüm riski var. Çocukların nerede havuza gireceği, kiminle gireceği konusunda iyi bilinçlendirilmeli. Çünkü ülkemiz denizlerle çevrili. Herkesin her yerde denize girme ihtimali var. Alınan tedbirlere halkın uyması gerekiyor."
Süs havuzlarındaki gizli tehlike
Süs havuzlarındaki tehlikeye de dikkat çeken Özkader, "Küçük yaştaki çocukların süs havuzlarına girerek serinlemeye çalıştığını görüyoruz. Süs havuzunda küçük bir çocuğun ayağına kramp girmesi, su yutması veya o çocuğun sara hastası olması çocuğun süs havuzunda boğulmasına sebebiyet verilir. Süs havuzlarının kontrolü iyi sağlanmalı. Çocuklar kontrol edilmeli. Süs havuzları Türkiye genelinde her ilde var. O yüzden süs havuzları denetimleri iyi yapılmalı" dedi.
25.07.2017 12:26:49